“İşte tam o an.. başımı yastığa koyduğum o an geliyor tüm düşünceler..” Dedi..!
Neydi düşüncelerimizle alıp veremediğimiz.. Hep bir kaçış ya da yok sayış halimiz.. Gün boyu kaçtıklarımız geceleri nasıl oluyordu da bir türlü peşimizi bırakmıyordu. Belki düşüncelerin bir isyanıydı ansızın geliveren o cümleler.. hem de sen en savunmasızken.. Nasıl yani gerçekten savunulmaya mı ihtiyacımız vardı o an? Neyi kimden korumaya çalışıyorduk ki.. Bize ait olanı yine bizden mi..
Bize ait olanı mı dedim.. “Hayır ben onun yüzünden böyleydim.. Onun yüzünden bunları düşünüyordum ki.. Evet evet hem tek suçlu O’ydu zaten..”
Bilindik bir yoldu bizim için yok saymak, bastırmak, yansıtmak, kaçmak ya da düşünmemek uğruna yapılan sayısız onca uğraş.. hatta belki de tek bilindik yoldu.. Oysa sahiplenebilseydik tüm duygularımızı, ansızın gelen o düşünceleri.. Susturmak yerine bize ne anlatmaya çalıştıklarına kulak verebilseydik.. Belki de kendi varlıklarını ispat etmek için bu kadar savaşmazlardı bizimle..
Ne de olsa mutluluk gibi üzüntü de bizimdi.. Sevinci sahiplendiğimiz gibi öfkeyi de sahiplenmiştik.. Heyacanı kucaklarcasına kucaklamıştık hüznü de.. Güvende hissediyorlardı.. Çünkü aynı sizin gibi hissetmişlerdi.. Ne de olsa size aitlerdi ya, ihtiyaçları da sizin gibiydi işte.. Ee nasıl desem.. Hani sevdiğiniz kişi tarafından varlığınızın kabul edilmesi, sizi olduğunuz gibi kabul etmesi gibi güvende hissediyorlardı onlar da..
Güneş batacak bugün de yine..ve sen yine başını yastığa koyacaksın.. Bu gece merakınla koy başını yastığa.. Çünkü düşüncelerim bana ne anlatmaya çalışıyor.. duygularımın bana söylemeye çalıştığı şeyler neler.. onları dinleyeceksin .